OSMAN ÇAKIR/ 17 Şubat 2025
Baharın ilk işaretleri, cemreler, yeryüzüne canlılık getirmeye hazırlanıyor. Baharın habercisi kabul edilen cemreler üzerine önceki yıllarda birkaç kez yazılar kaleme aldık. Yakında bu yılın cemreleri de bir bir düşecek: Havaya, suya, toprağa...
Havaya düşer ilk cemre… Bir nefes gibi, taze bir rüzgâr gibi gelir ve dokunur gökyüzüne. Sanki kışın sert yüzünü yumuşatmak, bulutların arasından sızan güneşi daha bir içten kılmak için düşer. Bu, baharın ilk fısıltısıdır.
Rüzgârlar artık daha ılık, daha dostane eser. Kuşlar, dallarda ötüşlerini yeniden hatırlar. İnsanlar, kışın ağır yükünden sıyrılmak için ilk adımı atar.
İlk cemre, havaya düşerken, sanki herkese bir çağrıda bulunur: “Hazır olun, bahar kapıda!”
Sonra suya düşer cemre… Nehirler, dereler, göller, bu müjdeyle coşar. Kışın buz tutmuş sular, eriyen karlarla birlikte yeniden hayat bulur. Suyun sesi, toprağa, taşa, köklere kadar ulaşır. Bu, bir uyanışın habercisidir.
Suyun içine düşen cemre, sanki her damlaya bir canlılık, bir tazelik katar. Balıklar suyun yüzüne çıkar, suların rengi değişir, berraklaşır. İnsanlar, bu değişimi hisseder. Suyun çağıltısı, onların yüreklerine de işler. Bahar, artık daha yakındır.
Ve nihayet toprağa düşer cemre Toprak, bu dokunuşla uyanır. Kış boyunca uykuya dalan tohumlar, bu müjdeyle gözlerini açar. Kökler, toprağın derinliklerinden yukarıya doğru yol alır. Yeşil filizler, toprağın üstüne çıkmak için sabırsızlanır.
Yılın son cemresi, toprağa düşerken, yine bir dirilişin, bir yeniden doğuşun simgesi olur. Çiftçinin yüzünde bir tebessüm belirir. Tarlalar, baharın gelişini bekler. Toprak, bu dokunuşla canlanır, bereketlenir.
Cemreler, sadece doğaya değil, insanların yüreklerine de düşer. Kışın soğuk ve kasvetli günlerinden sonra, baharın gelişiyle birlikte insanların içinde de bir canlanma başlar. Yeni umutlar, yeni hayaller filizlenir. İnsanlar, kışın ağırlığından kurtulup baharın tazeliğine sarılır.
Cemreler, birer müjdeci gibi gelir ve herkese yeni bir başlangıcın kapılarını açar. Yılın ilk gelen baharı, yalnızca doğanın değil, insan ruhunun da uyanışıdır.
Cemreler düştükçe, yüreklerdeki buzlar erir, umutlar yeşerir... İnsanlar, bu mevsim değişimiyle birlikte kendilerini yeniden keşfeder.
Belki de bahar, tam da bu yüzden bu kadar özlemle beklenir. Çünkü o, sadece doğanın değil, insanın da yeniden doğuşudur.
Cemreler düşerken, bir yandan da hayatın döngüsünü hatırlarız.
Her şeyin bir başlangıcı ve sonu olduğunu, her sonun yeni bir başlangıcı müjdelediğini anlarız.
Cemreler, bize bu döngüyü hatırlatır.
Bahar, her yıl yeniden gelir ve bize umut verir. Tıpkı hayatın kendisi gibi…
Şimdi, cemreler düşerken, yüreklerimizdeki kışı eritme vakti.
Baharın tazeliğine, umuduna, yeniden doğuşuna açalım kendimizi. Çünkü cemreler düştükçe, hayat yeniden canlanır.
Ve biz, bu canlanışın bir parçası oluruz.