CHP 3 Aralık’ta Türkiye’nin “ikinci yüzyıl” vizyon belgesini açıkladı. Kendi istikballerinden başka düşünceleri olmayan ülkemizin yazarı, çizeri, ekonomide cari açığın ne demek olduğunu bilmeyenlerden feryadı figan bel altı eleştiriler.
Peki, Kılıçdaroğlu, 2002 yılında Bor Madeni Enstitüsü kurucağız, kendi madenlerimizi kendimiz işleteceğiz, hayali uçuk, kaçık projeler gibi milleti kandırsa mıydı?
AKP’nin 2002 yılı seçim vaadindeki Bor Madeni Enstitüsü kuracağız vaadine ne oldu? Neden sormuyorsunuz?
Kılıçdaroğlu, siyaset üstü bir birlik.. Dünyadan ve Türkiye’den konusunda uzman, 70 kişiden oluşan büyük bir güç birliğinden söz ediyor.
Kılıçdaroğlu, AKP iktidarının yurtdışına kaçırılmasına göz yumduğu 418 milyar doları, hukuk içinde kuruşuna kadar Türkiye’ye getireceğini ve vatandaşlara vereceğini, çalışanın sırtındaki vergi yükünü azaltacaklarını, güven ortamı yaratarak yatırımcıyı ülkemize çekeceğini söylüyor.
Türkiye’yi tek adam değil, liyakate dayalı bir sistem yönetecek. Bugün verdiğimiz kavga, yarının Türkiye’sinin nasıl olacağının kavgasıdır. diyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamaları sizleri neden rahatsız ediyor?
Almanya Başbakanı Merkel’e, Çin Devlet Başkanı’na danışmanlık, 2 yapan, 21 kitap yazan Jeremy Rifkin’ni bazı aklı evveller Kılıçdaroğlu’nun baş danışmanı ABD’li diye eleştiriyor.
Türkiye ekonomisini onlar yönetmeyecek, günümüzde olduğu gibi ülkenin fabrikalarını, kıymetli arazilerini parsel, parsel satamazlar.
Kılıçdaroğlu’nun danışmanları arasında, Acemoğlu, Rifkin, ekonomi teknisyenleridir. Bunlar ekonomiye ilişkin bilgiler, projeler üretirler; siyasetçi ise bunlara bakar; ister kullanır ister kullanmaz. Altılı Masa iktidar olduğunda ekonomiyi Acemoğlu ve Rifkin değil Altılı Masa’nın ekonomi kurmayları ve liderleri yönetecek.
…..
Kılıçdaroğlu; Kimse Saray’da oturup, “Ben ekonomistim!” havalarına girerek tek başına karar veremeyecek. Kolektif akıl böyle çılgınlıkları dizginleyecek…
Keşke, AKP iktidarı, dünyanın önde gelen bilim insanlarını kadrosuna alsaydı, ortak akıllar 20 yıl ülkeyi yönetseydi de ülke iflas noktasına getirmeseydi. Bizler de ellerimiz kızarıncaya kadar alkışlasaydık.
Efendim, Türkiye bir ekonomist yetiştirememiş.
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki kendi alanlarında başarılı Türklerden birisi, Samsun Bafralı İbrahim, Bafra’dan yola çıktı… Brezilya’ya gitti. Orada Merkez Bankası Başkanı oldu… Brezilya’nın enflasyonunu dizginledi.
Yeter ki, bu başarılı Türklere Türkiye’de imkan verilsin.
İlim evrenseldir, Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa, “İlim Çin’de olsa arayın” boşuna dememiş.
Onlar için, Türkiye’nin geleceği değil, Erdoğan’ın o makamda oturması daha önemli. Türkiye’ye, vatandaşlarına ne olursa olsun umurlarında mı?
Söze gelince, “Fırat kenarında otlayan bir koyunun canından sorumluyum”
AKP’nin yeni Türkiye’sinde, çocuklar okul sıralarında açlıktan bayılıyor, insanlar borcundan dolayı intihar ediyor, kendisini yakıyor. Saray’dan Türkiye’yi görenler, Türk ekonomisi uçuyor!
İktidara göre, Kasım ayında enflasyon düştüğüne kendilerinin inanmadığı gibi, çarşıya, pazara, marketten alışveriş yapan kaç kişi inanır?
Enflasyon cemre gibi bir şey her halde, vatandaş düştüğünü görmüyor, iktidar görüyor!
ENAG’a göre, gerçek enflasyon yüzde 170, TÜİK’e göre ise tüketici fiyatları Kasım ayında yıllık yüzde 84.39 artmış!
Vatandaş, elektrik, doğalgaz, ev kirasını ödediğinde ENAG’ın enflasyon araştırmasının doğru olduğunu bilmiyor sanki.
AKP ikinci yüz yıl vizyon belgesini, ekonomi danışmanlarını Şanlıurfa’da türkü söyleyerek açıkladı. Sağ tarafında İbrahim Tatlıses, sol tarafında heterodoks Nebati…
Siyasi parti liderine, ölümüne biat etmeyi ilke edinenlerin, ülke batmış, insanlar açmış, yoksulluk varmış, hak hukuk, adalet, yokmuş onlar için önemli değil.
ABD’li Rifkin AKP’nin “Türkiye Yüzyılı” programında konuşmuş olsaydı yerlere göklere sığdıramazlardı. İktidar medyası Rifkin’in özgeçmişini günlerce manşetlerinden duyururdu.
Özet olarak, bu dünya fani ölüm anidir. Kalıcı olan Büyük Türkiye Cumhuriyeti’dir. “Ne mutlu Türküm Diyene”