OSMAN ÇAKIR/08 Kasım 2024
Yeni yıla yaklaşırken, ekonomi çevrelerinde ve sokaktaki vatandaş arasında en çok konuşulan konuların başında enflasyon ve para politikaları geliyor.
2025 yılına yönelik enflasyon tahminleri, ekonomik iklimin zorluklarını daha da belirgin hâle getirirken, enflasyon canavarı olarak adlandırılan bu sorunun çarşı pazarda hâlâ serbestçe dolaşacağı öngörülüyor.
Merkez Bankası’nın 2024 yıl sonu enflasyon tahmini 6 puanlık artışla yüzde 44’e; 2025 tahmini de yüzde 21’e yükseldi. Tek haneli enflasyona geçilmesi planlanan 2026 yılı için yeni tahmin ise yüzde 12 oldu.
Merkez Bankası Başkanı Sayın Fatih Karahan, sıkı para politikasının sürdürüleceğini dile getirse de, faiz indirimi beklentisi ekonomi çevrelerinde yankılanmaya devam ediyor.
Hatırlatmakta fayda var; mevcut ekonomik koşullarda bu tür bir adım, piyasalarda daha büyük belirsizliklere yol açabilir.
2024 yılı, birçok gelişmekte olan ülke gibi Türkiye ekonomisi için de enflasyonun başrol oynadığı bir yıl oldu.
Gıda fiyatlarından enerjiye, kira bedellerinden hizmet sektörüne kadar neredeyse her alanda fiyat artışları, vatandaşın alım gücünü zorladı.
Enflasyon, hâne halkı bütçelerinde derin yaralar açarken, ekonomik dengelerin yeniden sağlanması konusunda önemli bir engel teşkil ediyor.
2025 yılına ilişkin enflasyon tahminleri, ekonomik büyüme, uluslararası ticaret ve döviz kuru gibi makroekonomik değişkenlerden doğrudan etkileniyor.
Küresel ekonomik koşulların da etkisiyle, ithâlât mâliyetlerinin yüksekliği ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, Türkiye'de enflasyonun kalıcı hâle gelmesine neden oluyor.
İşte bu ortamda, Merkez Bankası'nın para politikaları büyük önem taşıyor.
Piyasa aktörleri, enflasyonla mücâdelede kararlı bir duruş sergilense de, faiz indirimine yönelik beklentilerini koruyor.
Faiz indiriminin, büyüme odaklı bir politika aracı olarak kullanılması gerektiğini savunanlar, enflasyonun kontrol altına alınmasından önce bu adımın atılmasının, kısa vadede talebi canlandırabileceğini düşünüyor.
Ancak bu görüşün karşısında yer alan ekonomistler, faiz indiriminin enflasyonist baskıları daha da artıracağını ve ekonomik dengeleri zorlayacağını savunuyor.
Sıkı para politikalarının sürdürülmesi, enflasyonun kontrol altına alınması açısından önemli bir rol oynuyor.
Faiz oranlarının indirilmesi, ekonomik büyümeyi kısa vadede destekleyebilir gibi görünse de, yüksek enflasyon ortamında bu tür adımlar fiyat istikrârını daha da zora sokabilir.
Özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, faiz indirimi talebi, ekonomideki güven eksikliğini artırabilir ve döviz kurunda ânî dalgalanmalara yol açabilir.
Ekonomik belirsizliklerin henüz ortadan kalkmadığı ve enflasyonun yüksek seyrettiği bu dönemde, faiz indirimine gidilmesi riskli bir strateji olacaktır.
Öne çıkan birkaç neden şu şekildedir:
1. Enflasyonun Kontrol Edilmesi Gerekliliği: Türkiye, uzun yıllardır enflasyonla mücâdele eden bir ekonomi. Faiz indirimi, mevcut koşullarda enflasyonu daha da yukarı taşıyabilir ve kontrol edilmesini zorlaştırabilir.
2. Döviz Kuru ve Sermaye Akımları: Faiz oranlarının düşürülmesi, döviz kurlarında dalgalanmaları tetikleyebilir. Yatırımcıların Türkiye'ye olan güveninin sarsılması, sermaye çıkışlarına ve dolayısıyla döviz kurlarında artışa neden olabilir.
3. Uzun Vadeli Güven Ortamı: Ekonomik istikrâr, uzun vadeli yatırımlar ve büyüme için kritik bir öneme sahiptir. Faiz oranlarının istikrârlı bir şekilde yüksek tutulması, yatırımcı güvenini artırabilir ve uzun vadede sürdürülebilir büyüme için daha sağlam bir zemin sağlayabilir.
Özetlemek gerekirse, sıkı para polikalarından vazgeçilmesi hâlinde 2025 yılı da ekonomik politikalar açısından zorlu bir yıl olacak gibi görünüyor.
Merkez Bankası'nın sıkı para politikası taahhüdü, enflasyonla mücâdelede önemli bir araç olmaya devam etmeli.
Faiz indirimi beklentileri, kısa vadeli kazanımların câzibesiyle destekleniyor olabilir; ancak orta ve uzun vadede bu tür bir adım, ekonomik dengeleri daha da bozabilir.
Bu nedenle, faiz indiriminden bir süre daha kaçınılmalı ve mevcut para politikalarının kararlılıkla sürdürülmesi gerektiği unutulmamalıdır.