Balık baştan kokar der atalarımız. Tabi ki atalarımız bu sözleri işkembe-i kübra dan atmıyor. Yılların verdiği tecrübelere dayanarak söylenmiş sözler.
Ben yıllarca muhalefet olmanın bedelini çok ağır ödemiş biriyim. Maddi ve manevi ne bedeller ödedim. Anlayacağınız ADALET'e susamış biriyim.
Her seçimde yeni bir heyecan yaşardım. İnşallah bu kez ADALET'e kavuşacağım derdim, ama nafile. Hayallerle tam 20 yıl geçti. Nihayetinde 30 Mart 2024 gecesi benim gecem oldu. Nihayet ADALET'in rafa kaldırıldığı günler geride kalacaktı. Ama yanılmışım.
Seçim gecesinden 10-15 gün sonra güvendiğimiz dağlara kar yağdığını anladım. Önceki başkanlar tarafından rafa kaldırılan ADALET, bu kez yerlerde sürünüyordu. (İpleri kopardığım bu 15 günlük süreci bir sonraki yazımda kaleme alacağım.)
Eşinden ayrılmış iki çocuklu bir anne rızkı için iş yerimize yakın bir yere çay ocağı gibi küçük bir yer açtı. Pasta börek gibi yiyeceklerde satıyor. On beş gün içerisinde iki kez zabıta gelmiş. Bayan maddi sıkıntısı olduğu için ruhsat alamamış tabi… İş yerimize çay getirdiğinde kendini üzüntülü gördüm. Hayırdır dediğimde; ‘’Zabıtaların ruhsat için sıkıştırdıklarını söyledi’’.
Birkaç gün sonra o mevkide gezinirken zabıtaların bayanın iş yerine girdiğini gördüm. Tabi bende daldım içeri. Bayanı ruhsat için sıkıştırıyorlar. İster istemez olaya müdahil oldum. Zabıtalara pardon siz buraya şikayet üzerimi geliyorsunuz. Bakın otogarda ki düğün salonunun yıllarca ruhsatı yok, bende orayı şikayet ediyorum. Sözümün sonrasında zabıta demesin mi; ‘’Burada gıda satılıyor, insan sağlığı için yapıyoruz.’’ diye. Tabi bu söz üzerine aldım sazı elime. Düğün salonunda çay, pasta, börek, yemek ikramı yok mu dedim…
Bir gün bir memurun çayını içmek için belediyeye gittim. Beni kapıda görünce abi hoş geldin buyur otur dedi. Tam oturacaktım o anda oda da bulunan başka bir memur; ‘’İşimiz var, sonra gel’’ dedi. Ben bu sözün altında kalırmıyım hiç. Sen kimsin ki, beni kovuyorsun. Bu odanın sorumlusu ziyaretine geldiğim kişidir. Oturmama veya gitmeme ancak o karışır dedim. Hani derler ya askerde; ‘’Dayın muhtar mı?‘’ diye.. Eniştesi başkanın önemli arkadaşı ya… Beni kovmaya kalkan bir başkasına ne yapmaz ki?.
Komşu esnaf bir gün zabıtalarla münakaşa yapıyor. Çıktım dışarı yanlarına gittim. Komşu işyeri önüne araç çekmesinler diye bir koli köpük tabak koymuş. Zabıtalar da o koliyi kaldırmak istiyor. Tabi bu arada karşılıklı sözler havada uçuşuyor. Dayanamadım olaya müdahil oldum. Arkadaşlar bakınız biraz aşağıda bisikletçi var işyeri önüne araç çekilmesin diye araç lastiği koymuş. Hemen aşağısında işyeri var o da yola flama koymuş. Bak yine biraz aşağıda çiğ köfteci var, o da yola çiçek saksıları koymuş, bu ayrımcılık niye dedim vs…..
Değerli Boyabatlılar…..
Bu hafta zabıtaları kaleme almamdaki neden halan canımın çok yanıyor olmasıdır. Bir önceki yazımda Boyabat Belediyesi'nde ki et ihale yolsuzluğundan bahsetmiştim. Ve o yazımda bir belge yayımladım. Okumayanlar için belgenin içeriğini tekrar yayımlıyorum; ‘’01. 03. 2025 tarihinde Ramazan ayı iftar sofrasında verilecek et yemeğinde kullanılacak etin veteriner kontrolünde doğramadığı ve etin dana eti olmadığından ihalenin feshi…….."
Her yıl olduğu gibi bu yılda ilçemizde kurulan iftar çadırı için alınacak et ihalesine katıldık ve ihale bizde kaldı. Sözlü olaral; ‘’Etler belediye veterineri kontrolünde doğranacak’’ dendi, ayrıca dana eti olacak. Ben Ramazan!ın başlamasından bir gün önce eti doğradım. Ramazan'ın ilk günü saat 10.00 sularında veteriner hekimi gelerek etleri aldı, gitti. Yaklaşık bir saat sonra üç zabıta, veteriner hekimi ve zabıta müdürü etler ellerinde işyerine geri geldi. Yukarıda sözünü ettiğim tutanak da ellerinde mevcuttu.
Bu arada zabıta müdürünün söylediği sözleri aktarıyorum. Etlerde bir şey yok, aşçılara kullanın dedim ama onlar, dana eti olmadığı için pişmez dediler (Hatta kokuyor demişler ama tutanakta böyle bir ibare yok). Sarıağaç köyünden Dursun amcada Zabıta amirinin sözlerine şahit. İşin enteresan tarafı dükkanda 500 kg et varken, yetkililer yeni et doğramayı talep dahi etmeden hemen X isimli kasaba koştular. Ve o günün etini oradan aldılar. İkinci gün saat 10.00 sularında plakasını sonu 800 olan resmi plakalı araç yine aynı kasabın önüne yanaştı. Araçtan zabıta İ… inerek bagajı açtı. İş yeri sahibi tarafından bagaja 5-6 poşet et kondu. Aracın gelmesi etlerin araca konması beş dakika sürdü. Bize et veteriner kontrolünde doğranmadı diye zabıt tutup, ihaleyi fesh edenler, diğer kasaptan gece kontrolsüz doğranan etleri alıp gittiler.
Değerli Boyabatlılar……
Neden et kısmını ikinci kez kaleme aldım. Çünkü çok önemli, çok. Öncelikle ihalede yolsuzluk olduğunun altını çizelim. Ama işin en önemlisi heybede…
Hasan Kara'ya çok yakın bir iş adamının yanına gittiğimde; ‘’Et kokuyormuş bu nedenle tutanak tutmuşlar ve eti geri iade etmişler.’’ dedi…
Halbuki tutanakta böyle bir ibare olmadığı gibi, etin temiz olduğuna dair de zabıta amirinin sözlü ifadesi var. Ve bu sözlerinde şahidi var.
Yetkililere soruyorum…………….
Madem ki et kokuyor, neden imha edilmeyip, iadesi yapıldı. Sizlerin iade ettiği etler tekrar vatandaşa satılmadı mı? Sizler bu durumda suç işlemiş olmuyor musunuz?. Hakkınızda suç duyurusunda bulunsam ceza alırsınız be ceza….. Bir insanın ekmeği ile oynamayın günahtır vebali var…
Son söz: Birilerinin adrese teslim ihalesine alet olanlara yazıklar olsun….
SAYGILAR
HÜSEYİN CÖMERT