OSMAN ÇAKIR
Yüreği Bir Başka Bedende Taşımak
Bir sabah uyanırsın... Pencereden süzülen güneş, odanın içine yayılırken, içinde bir burukluk hissedersin.
Sanki zaman, avuçlarının arasından kum gibi kayıp gitmiştir.
Çocukların artık büyümüş, hayat onları alıp kendi yollarına savurmuştur.
Bir yanda geçmişin "keşke"leri, diğer yanda geleceğin "acaba"ları...
Ama bilirsin ki, iyi bir anne baba olmak, sabrın kuyusundan incecik bir iple su çekmeye benzer.
Her çekişte biraz daha derine inersin, ama her damla emeğine değer.
"Okusunlar, ayakları üzerinde dursunlar diye..."
Onların sadece kitaplarla, diplomalarla değil, aynı zamanda "hayatın kendisiyle" öğrenmesini istersin.
Kimsenin gölgesinde boyun eğmesinler, kendi ayakları üzerinde dursunlar, ışıklarını kendileri yaksınlar diye dua edersin.
Geç evlensinler, varsın etraftakiler "Neden hâlâ bekliyorlar?" diye fısıldaşsın.
Sen bilirsin ki, evlilik, ömür boyu sürecek bir sohbettir. Aynı yastığa baş koyduğun kişiyle, gecenin bir vakti göz göze gelip "Anlıyorum" diyebilmektir aslolan.
Yoksa aynı evin içinde, aynı sofrada oturup da birbirine yabancı gibi bakmanın adı değildir yuva kurmak.
"Elâlem ne derse desin!" diye geçirirsin içinden. Kimin umurundadır ki?
Komşunun kızı on sekizinde evlenmiş, ama kaç yaşında boşanmış?
Mahallenin en "yakışıklı" delikanlısı çoktan yuva kurmuş, peki kaç kez yuvası yıkılmış?
Gözlerinin içine bakıp da "Seni gerçekten seviyorum" diyebiliyor mu, yoksa her gece aynı yatakta, ayrı dünyalarda mı uyuyorlar?
Allah hayırlısını versin... Çünkü sen bilirsin: "Hayır, bazen geç gelen şeydedir."
"Evlat yetiştirmek, gül bahçesini sulamak gibidir..."
Kimisi bahar yağmuruyla coşar, kimisi sonbahar serinliğinde açar. Kimi fidansa sabah çiğinde ıslanır, kimi gülse akşam yeliyle savrulur.
Önemli olan, köklerinin toprağa sımsıkı tutunmasıdır.
Sen onlara sevgiyi, sabrı, dürüstlüğü öğrettiysen, gerisi kendiliğinden gelecektir.
"Mutlu olsunlar, sizi de mutlu etsinler..."
Belki de aşk, geç gelen sevdanın adıdır.
İşte bütün mesele budur!.. Çünkü "anne baba olmak, yüreğini bir başka bedende taşımaktır."
Onların acısı senin acın, sevinci senin sevincindir. Onlar gülünce dünya aydınlanır, hüzünlenince gökyüzü kararır.
"Öyleyse sabret!.."
Bırak geç evlensinler... Bırak doğru insanı bulana kadar beklesinler... Çünkü evlilik, yalnızca iki ruhun aynı sofrada ekmeği bölüşmesi değil, aynı zamanda aynı duada ellerin birleşmesidir. Aynı hayallere gülümsemek, aynı endişelere gözyaşı dökmektir.
Gerisi, boş laftan ibarettir.
"Zaten hiç kimse kimsenin umurunda değil!" O yüzden, kendi yüreğinin sesini dinle...
Ve asla unutma: "En güzel sohbet, suskunluğun bile huzur verdiği yerdir." Çünkü gerçek aşk, konuşulmayanı anlamaktır.
Gerçek evlat ise, senin sabrını taçlandırandır...
Vesselam.