
Yayın Tarihi:17 10 2011 19:45(84228)
Bizim İstanbullular
Okullar açıldı. Bizim İstanbullular memleketlerine çoktan döndüler. Boyabat yine bize kaldı.
Bizim İstanbullular... Yani yıllar önce Boyabat'tan İstanbul'a göçen, aslında bizim Boyabatlılar.
Kimi yoksulluktan, kimi işsizlikten, kimi daha iyi yaşamak arzusu ile gitmişlerdi. Yani anlayacağınız kimi kederden, kimi neşeden"
Kederden gidenleri kader atmıştır. Onlar genellikle kendi yağlarıyla kavrulmaya çalışırlar ve yine ilk fırsatta memleketlerine geri dönmeyi arzularlar.
Bizim İstanbullu hemşerilerimiz, İstanbul'dan gelince hep "Bizim İstanbul" derler. Ankara, Samsun, İzmir, Konya ve diğer şehirlerden gelen Boyabatlılar "bizim" kelimesini pek kullanmazlar. Ama İstanbul'da yaşayan hemşerilerimiz hep "bizim İstanbul" derler. "Sanki Fatih Sultan Mehmet İstanbulu sadece bizim Boyabatlılar için aldı."
Hele ikinci nesil artık tam "Bizim İstanbulludur" Boyabat'a gelince alış veriş yaptıkları dükkânlarda muhakkak "bizim İstanbul'da" diye mukayese yaparlar.
Ülkemizde çok az satılan sigara markalarını sorarlar; bulamayınca "Aaaa bizim İstaaanbul'da çoooktu, keşke gelirken getirseydik" derler.
Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, fiyatı değişmeyen ürünler vardır. Hatta satış mağazasında bile bu ürünün fiyatı aynıdır. Ama "bizim İstanbullular : "Bizim İstanbul'da daha ucuz derler. Oysa o ürünü ya 6 ay yada 1 yıl önce almıştır ikna edemezsiniz. "İstanbul'dan bana da o fiyattan alıver" diyen esnafa da bozulurlar. Zira onlar için Boyabat esnafı pek bir şey bilmez. Öyle ya büyük şehirde yaşamıyorsan pek bir şey bilmezsin.
Bizim İstanbullular çok kibardırlar. Marka isimlerini semt isimlerini bile çok değişik söylerler. Mesela "Nerede oturuyorsun" diye sorunca Gültepe yerine "Kültepe" derler.
Pek çoğunun ayaklarında parmak arası terlik, ya da beyaz spor ayakkabı vardır. Kısa pantolon ve şort tercihleridir. Tişörtlerinde yazı mutlaka vardır. Sigara paketlerini ellerinde taşırlar. Bu sigara kesinlikle yabancı sigaradır. Bunu göstermek mecburidir.
Bazısı çok düşünceli ve kibardır. Yol boyu bir sürü müsait yer geçmiştir, oraları kirletmeye gönlü razı olmaz. Boyabat'a girince küçük çocuk arabadan indirilip, şehrin orta yerine, kaldırımın kenarına küçük tuvaleti yaptırılır.
Minibüsle geliniyorsa, minibüste ayakkabı giyilmez. Çünkü minibüs kirlenir. Ama durunca, yalın ayak önce yere basılır, terlik sonra giyilir. Terlik yaklaşık bir metre yükseklikten atıldığı için şaap diye ses çıkarır, ya ters döner, ya da biraz öne fırlar. Bunu için denk getiremez mutlaka yere basılır. Uzun yoldan gelmişlerdir, yorulmuşlardır. Önce gerinirler, seslice esnerler. Sigara küllüğü, yol boyu pislenmesin, çöp bidonları dolmasın diye kaldırımın kenarına boşaltırlar ve birkaç defa betona vurulduktan sonra yerine takılır. Artık beraberce sigara tüttürmenin zamanı gelmiştir. Eğer yaşlı kimse varsa genç olanlar minibüsün arkasına geçerler, sigarayı orada içerler. Yorgun oldukları için hemen kaldırımın kenarına otururlar. O kaldırım aklınıza gelen her türlü pislikle doludur. Kendilerinden 2 saat önce gelen çocuğun idrarı vardır. Ama olsun aradan iki saat geçmiştir, güneş çoktan kurutmuştur. Muhabbet koyulaşmıştır, bütün cadde onları dinler.
Sigara bitince, kirlenen, tozlanan yerde elle hafifçe temizlenir, tekrar arabaya binilir. Ama terlik ve ayakkabılar muhakkak çıkarılır.
Boyabat çok önemli bir yer olmadığı için, araçlar istediği gibi park edilir. Yan yana durulup sohbet edilir. Kornoya basıp yol isteyen olursa biraz kızılır. 34 plaka oldukları için dokunulmazlıkları vardır. (Onlar İstanbul yollarında araba kullanırlar, Boyabat'ta bulunan sürücüler çok iyi araba kullanamazlar. Ama nedense bayağı kaza yaparlar) Sohbet bitince yeni nesil "kööövde görüşürüüüz" derler.(Bizim Boyabat'ta köy diyoruz.)
İstanbul'dan gelirken ellerinde genellikle hediyelik Safranbolu lokumu ya da pişmaniye olur. Sonra markete girip çay, şeker, makarna gibi erzaklarını alırlar. Dede varsa en ucuzundan 2 paket yerli sigara, çocuklara kâğıtlı şeker alırlar. Sanki köydeki çocuk kaliteli çikolata yemesini bilmiyor.
Lokum vazgeçilmezdir. Yaşlıların dişi yoktur, onun için lokum alınmıştır. Yaşlıların dişi olmadığı için çikolata yemezler, hem çikolata serttir, ağızda erimez. Zaten dedeleri ile ebeleri lokumu daha çok severler.(Sakın çikolata kaç para, nasıl alsınlar? Demeyin. Kendileri en pahalı sigarayı kartonuyla alırlar.)
Çok uyanıktırlar. Marketten toz şekerini alırken, kaşla göz arasında tartarlar. İstanbul kaldırımı çiğnemişlerdir. Boyabat esnafı belki eksik tartar. Esnafa itimat yoktur, devamlı sınama yaparlar
Bir kısım birinci nesil gösterişi biraz sevse de, az çok "bizim İstanbul" havası atsa da, Boyabat'ı çok sever, köyüyle, Boyabatlılığı ile hep öğünür.
Ama ikinci nesil Boyabat'ta sıkılır. "Boyabat'ta sosyal hayat yok" diye isyan eder. Zira İstanbul'da haftada bir kere sinemada, 15 günde bir kere tiyatroda ve diğer sosyal faaliyettedir.(!) Çocuk haklıdır, artık o bizim İstanbulludur. Aslında ne İstanbullu olabilmiştir nede Boyabatlı.
Dönüş yolculuğu başlar. Yerlü biber, yerlü tomatis, soğan, pilaflık pirinç, peynir, yağ, kabak, kurban bayramı dönüşü ise kıyma gider. Bazıları canlı tavuk, hatta kuzu bile götürür. (Canlı hayvan taşımak yasak olduğu için, son zamanlarda vazgeçildi. İnanmayan otobüs firmalarına sorsun.)
Otobüs bagajının bir bölümü dolar, muavin bagajı tekmeleyerek kapatır. Otobüs şoförü ile bu arada bagaj kavgası yapılır.
Uğurlama töreni başlar. Kucaklaşıp, sımsıkı sarılınır ve bir sağa, bir sola sallanmaya başlar.(Yaklaşık 30-40 saniye sürer.)
Ayrılıp, tekrar sarılırlar. İkinci sarılmada sallanma bitmiştir. Bu defa sırt sıvazlanır, elle pıt pıt vurma faslı başlar.(15-20 saniye) Nihayet otobüse binilir, yaşlı olan genç olana tiz bir sesle "anangile selam söyle" diye bağırır. Veda töreni bitmiştir. Bu arada saatinde gelip otobüse binenler sıkılmıştır. Sinirleri gergindir ve "yeter" diye şikâyetler başlar. Otobüs yaklaşık 45 dakikalık gecikme ile yola çıkar. Ancak yol üstünde köyde yolcu vardır, otobüs yine durmak zorundadır. Aynı senaryo burada da devam eder. Bagaj ve ayrılık merasimi tekrarlanır. Ama ne gariptir ki az önce otobüsü geciktirenler "yiterin, gecikiyoz yolumuz uzun" diye bağırırlar.
Bizim İstanbulluların bir kısmı ekonomik olarak rahatlamışlardır. Bunlar da Boyabat'ı çok severler, ama Boyabat'ta da yapamazlar. Boyabat ve Boyabatlılarla bağlarını koparmazlar. Hatta birbirlerini görmek, Boyabat havasını yaşamak için haftada bir kez, kilometrelerce yol gidip, pide yaptırmak bahanesi ile bir araya gelirler. Bunlar boğazlarına düşkünler. Boyabat'ın etinden, tereyağından, peynirinden, pirincinden vazgeçemezler. Boyabat'a gelince pek hava atmazlar. Çok yakın akrabaları ve arkadaşları Boyabat'ta oldukları için pek cesaret edemezler. (Fırsat bulurlarsa golü atarlar. Tabii gol de yerler)
Bir de üçüncü nesil vardır. Maalesef artık onların Boyabatlılığı pek kalmamıştır. Kalsa bile yok denecek kadar azdır. Ekonomik durumu çok iyidir, kariyer yapmışlardır. Kısaca dünyalıkları tamamdır. İstanbul'un nimetlerinden yararlanırlar. Pek çoğu Boyabatlılığı ile gurur duymaz, hatta Boyabatlı olduğunu bile söylemezler. Yakın akraba çocuklarının bir kısmı birbirini tanımazlar, Boyabat'ı sadece anne ve babasından duymuştur. Bir kısmı çok küçükken İstanbullu olmuştur. Şimdi zihninde pek bir şey kalmamıştır. Zaten Boyabat pek bir şey ifade etmez. Boyabat yaşanacak bir yer değildir, onların için. Belki zamanı olursa bir yakının cenazesine gelecektir Ama onların cenazesine kim gider onu bilemeyiz.
Köyünde geçinemediği için İstanbul'a giden ve oradan memnun olmayan, zor şartlar altında yaşayan hemşerimiz vardır. Gönülleri çok geniştir, ama elleri dardır. Onlar "bizim İstanbul" demezler. İstanbul hiç onların olmamıştır, Hep memleket özlemi çekerler.
Bizim İstanbullular; Biz Boyabat'tayız. Cenaze ve düğünlerde merasim mangası gibi hazırız.
Biz Boyabat'ta yaşıyoruz. Ömrümüz olursa seneye yine bekliyoruz. Biz yoksak, sizi karşılayan Bizim Boyabatlılar mutlaka vardır. Gelin sizde, bizde hasret giderelim. Ama lütfen Boyabat esnafına, köyde ve ilçede yaşayan Boyabat insanına hava atmadan gelin.
Teknoloji çok gelişti. Boyabat'ta oturanda köyde oturanda çok şey öğrendi.
Siz büyük şehirde yaşıyorsunuz, elbette ufkunuz daha geniş. Sizler kadar olmasa da burada yaşayan insanların da bir şeyler bildiğini öğrenin artık.
Lütfen! Dünya şehri İstanbul'la, otuz bin nüfuslu Boyabat'ımızı mukayese etmeyin.
Durun hemen kızmayın. Ben size demedim, genelleme yapmadım. Bir kısım "Bizim İstanbullular" dedim. Yoksa sözüm size değil. Hemen alınmayın.
53. Yorum:
objektif 18 10 2011 17:36
Hocam insanları kıracak kadar eleştirel düzeyle yazılar yazmaya çokmu ihtiyaç vardı,neyi hallettiniz bunu yapmakla anlayamadım.Bundan sonra sıra bizim boyabatın konuşma tarzıyla alakalı bir yazı kaleme almaya geldi sanırım .Aynı bu yazınızda olduğu gibigerçekleri yazarak bizim boyabat kahvehanelerinde veya sokaklarla konuşulan konuşmalardan sık,sık örnekler vererek zenginleştirisiniz yazınızı.
52. Yorum:
gaziosman paşadaki boyaba ... 18 10 2011 17:30
sayın gazete sorumsuz bir yayın yapıyorsunuz. hiç kimsenin bize hakaret etmeye hakkı yok. dün den beri gaztenin sahibine ulaşmaya çalışıyoruz.istanbuldaki tüm dernekleri bu yazıyı protesto etmeye cagırıyorum.
51. Yorum:
Seda ARDIÇ 18 10 2011 16:45
Babacım çook güzel ve esprili bir yazı olmuş! Bizim İstanbullu kızın:))
50. Yorum:
ulukoy 18 10 2011 16:29
sayın editör yazılarım neden yayınlanmıyor. bakın sadece eleştiri var. küfür-hakaret-saygısızlık
yok.
sayın yazarımız yazar köşe yazısı olur. biz yazınca etik bulunmaz . olmadı....
gazeteme yakışmadı.
49. Yorum:
Hasan Sancar 18 10 2011 16:17
Çok saygı değer hocam görüşlerinize katılmamak elde değil harfen katılıyorum.Bazı yanlışlıkları düzeltttirmekte yine size ve sizin gibi değerli hocalarımıza düşüyor.Yalnız şunuda belirtmeden geçemeyeceğim,sözüm ona bazı kendini esnaf zanneden kişiler 2 günlük fırsat bulsak hasret kaldığımız memleketimize geldiğimiz zaman o kişiler bizlere yabancı muamelesi yapıp 3 kuruşluk sebze meyveleri 10 kuruşa itelemek istiyorla bizzat yaşadığımdan yazıyorum.Bizler mecburen büyük şehirlere geldik zevki sefa için değil ama o şahıslar bizlere o gözle baktıkları müddetçe sizin söylemleriniz hep var olacak sözünü ettiğiniz kişilerde çoğunlukta olacaktır. Saygılarımla.Lütfen esnaflarımız bizleri yabancı uyruklu gibi görmesinler.Bizlerinde o memleketin öz evlatlaı olduğumuzu unutmasınlar.
48. Yorum:
Hasan Sancar 18 10 2011 16:16
Çok saygı değer hocam görüşlerinize katılmamak elde değil harfen katılıyorum.Bazı yanlışlıkları düzeltttirmekte yine size ve sizin gibi değerli hocalarımıza düşüyor.Yalnız şunuda belirtmeden geçemeyeceğim,sözüm ona bazı kendini esnaf zanneden kişiler 2 günlük fırsat bulsak hasret kaldığımız memleketimize geldiğimiz zaman o kişiler bizlere yabancı muamelesi yapıp 3 kuruşluk sebze meyveleri 10 kuruşa itelemek istiyorla bizzat yaşadığımdan yazıyorum.Bizler mecburen büyük şehirlere geldik zevki sefa için değil ama o şahıslar bizlere o gözle baktıkları müddetçe sizin söylemleriniz hep var olacak sözünü ettiğiniz kişilerde çoğunlukta olacaktır. Saygılarımla.Lütfen esnaflarımız bizleri yabancı uyruklu gibi görmesinler.Bizlerinde o memleketin öz evlatlaı olduğumuzu unutmasınlar.
47. Yorum:
boyabatluu 18 10 2011 10:20
bakıyorum da bazıları fena üstüne alınmışşş .. ahahahhaha
46. Yorum:
uğur 18 10 2011 07:58
sen bide sizin boyabatlılar bizim istanbula gelince bi görsen ahh doğan amcam benim,,,roman olur roman sen burda üç beş satır yazmışssın ben bi yazssam roman olur roman ,,,aksine istanbulda yaşayan insanlar ki burda doğup büyüdü iseler,oturdukları muhit ve bulundukları sosyal statü biraz elit ise,aksine bizim boyabat derler istanbulda,herzaman anadolulu olmak gurur kaynağı olmuştur,ki herseferinde reklamını yaparlar kendi memleketlerinin,ama sen sizin boyabatlıları bizim istanbulda bi gör derim :))
45. Yorum:
mçk 18 10 2011 06:57
Bu yazı bir kesimi aşağılamak yerine daha mizahi. içten ve samimi yazılsaydı daha şık olurdu.
44. Yorum:
söz 18 10 2011 06:53
üç nesil Boyabatlıları yazmışsınız. Birinci nesille anladık ki köylüleri,ikinci nesille Boyabattan göç den hali vakti yerinde kasabalıları.üçüncü nesille de eşraftan kasabalı olup okumuş. kariyer yapmış kendine hayrı olan Boyabat/a hayırsız olanları yazmışsınız.
ŞİMDİ; İstanbul'a ekmek parası için gidip konfeksiyon vs de çalışan yılda iki kez de olsa köyüne yolu düşenlere vurmak kolay. Yazının 3/2sini bunları tiye alarak yazmak kolay.
Kolay çünkü bu adamlar olsa olsa hastabakıcı olmuştur. Olmuştur ama köyünden yolu düşeni evinde misafir etmiştir.Sizin tiye alan tabirinizle
doktaro rica edip muayene ettirmiştir.
Ama 2.ve 3. nesil Boyabatlılar köylü olmadıgından onlara bir paragraf yetmiştir. Onlar tiye alınmaz. usturublu eleştirilir.Geldiklerinde
saygı ve hürmette kusur edilmez. Konuştukları martavallar saatlerce dinlenir.
43. Yorum:
tkilicasl 18 10 2011 06:46
Sayın hocamın ağzına sağlık; hedefi 12'den vurmuşsunuz. Mesaj açık. "Bir çıplağı bin zırhlı soyamaz" Muhalifler, sizin aradığınız şey yok bu yazıda. Görmeyen göze aşkolsun.
42. Yorum:
ramazan aydınlı 18 10 2011 06:44
benim memleketimin güzel isanları bu yazıdaki bazı gerçekleri herkes biliyor zaten.1. tabiki yeni nesil istanbullu hava atmayı,2. boyabattaki esnaf gelenleri yolunacak kaz gibi görmeyi seviyor. niye sonradan görme bazı kişiler için böyle bir yazıya ihtiyaç duyuldu, gurbetçi memleketine açlığından gitmiyor , esnaf kardeşlerde kimse gelmedi diye aç kalmaz, peki bu yazı vede tartışmalar kime ne kazandırdıve ne düzelecek .bütün hemsehrilerimi seviyorum.allaha emanet olun.
41. Yorum:
evet 18 10 2011 05:44
insan ayıpladığını yapmadan ölmezmiş umarım günün birinde sizide bizim istanbullu olarak görmeyiz hiç birimiz sizi tükürdünü yalarken görmek istemeyiz.
40. Yorum:
Alperen 18 10 2011 04:28
Hocam öncelikle selamlar saygılar kalemizine elinize sağlık...Sonradan görmelik olurda bu kadar olur hocam ama Türkiye nin çoğu yerinde durum böyledir kanımca Ali yada Ahmet parayı bulunca kendini ispat etmek kendini göstermek zorunda hissediyor...Çünkü biliyor ki bazıları Ahmete öyle bakıyor ki kendini ispat etmek zorunda kalıyor yoksa Ahmet e derler ki gitmiş bi nane olamamış bundan adam olmaz aynı tas aynı hamam Ahmet o yüzden eline marlborasını alıp arabasının ( belki de kiralık ) anahtarını elinde gezdiriyor hocam...Ahmet gururlanıyor millet kibirli gözlerle Ahmet e bakıyor Ahmet diyor ki başardım görün bakın adam oldum diyor kanımca ama biraz da suç bizde paranın insanı adam yapmadığını ona öğretmeliydik ama toplumumuzda para güç para kudret paran varsa adamsın...büyük çoğunluğa göre...
39. Yorum:
sizin boyabatlıların 18 10 2011 04:27
sayın gazete bu yazıyı yayından kaldırmayarak bölücülük yapmış oldunuz.yazıda istanbulluları yazmışınız bizde boyabatlıları yazalım.
1: boyabtlı fiyatı belli ülkeri bile %30 pahalı satar.
2: yumurta fiyatına tavugu yün fiyatına koyunu alır.
3: istanbuldakı asgari üçretli kadar vergi vermez
4: istanbullu olmasa millet vekili ve belediye başkanı bulamaz.
5: kazandıgını samsuna ve sinop a istanbula yatırır boyabata yatırım yapmaz.6: boyabatta toros a biner samsunda istanbulda bmw ye biner. boyabat ın tum imkanlarını sömürürler ondan sonra bize camur atarlar. bu yazı bölücülükten başka birşey degildir. yiyosa bayramda kepenkleri kapatın tatile gıkın bizim paramıza ihtiyacınız yokya
38. Yorum:
helal hocam 18 10 2011 04:19
kurbanda gelinde yine trafiğin içine edin istanbullu usta şöförlerr
37. Yorum:
İstanbullu Salih 18 10 2011 03:52
Ellerinize sağlık Doğan Hocam,
Kaleminizden tenkitli bal damlıyor. Bizim Boyabatın Nüktedan Hoca'sına Sağlık, afiyet ve yazılarının devamı duasıyla.
36. Yorum:
ismail hakkı özdilek 18 10 2011 02:51
hocam elinize sağlık gayet güzel olmuş. haddini bilmeyenlere arada sırada böyle haddini bildirmek iyidir ve gayette güzel yazmışsınız. kızacak herhangi birşey yok. bu sitenin köşeleri herkese açık. beğenmeyen , tenkit etmek isteyen , karşı görüş bildirmek isyene varsa adıyla soyadıyla yazısını yazar gönderir ve yayınlanır. medeni ölçülerde bir tartışma ortamı olur ve çok da ilgi çeker. doğan hocam niye gittiniz demiyor ki yıllardır bizzat şahit olduğu veya bir vesile işittiği aptalca davranışlara ve konuşmalara karşı bir yazı yazmış.
35. Yorum:
hancı 18 10 2011 02:48
Hocam haklısın belki ama birde gözlükleri çıkarıp Bizim Boyabatlılara baksan. Ağızlarında küfür saygısızca konuşmalar kaba saba herifler bunlarıda araya katıver ya. Bu arada dükkanına girdiğimiz esnafta müşterinin rızık kapısı olduğunu unutmasın. Traktörleri pervasızca kullanan ve yol boyu parkedenleride bir zahmet uyarıver. Ayrıca sinyal lambası yanmayan, stop lambaları yanmayanlarıda uyarıver. Kaldırımı dükkan haline çevirenleride bir görüver. Ayrıca belediye başkanınada bi zahmet iletiverde bütün şehrin trafiğini dörtyoldan vermeye kalkışmanın ne kadar aptalca olduğunuda anlatıver. Sütcüoğullarınada söle yolun kendilerine ait olmadığını. Bunlar senin için normalde herhalde böle bir yazına rastlamadık.
34. Yorum:
tatil dönüşü. 18 10 2011 01:29
allahıma dua ediyorum. tatil dönüşü otobüse binmeyeyim diye . boyabattan istanbula kadar çuval kavgası. pırasa kokusu. orta koridor bile dolu. aman allahım. üç beş kuruşla adam olunmuyor. para cehaleti kaldırmıyor. segili köylü istanbullular canım hemşehrilerimiz.
33. Yorum:
sevda 18 10 2011 01:26
sayın doğan bey bazı yerleri abartılı olsada o kadar güzel bi konuya değinmişsinizki bazı alınan arkadaşlarımnızda olmuş bende kendimce bu konu akıla geliyoprdu ama yazıya dökemiyordum, intanbuldan veya başka sehirlerden boyabatlı olup gelen vatandaşlarımız var boyabat onlar için bulunmaz nimet oluyor tarhanaları yapılıyor makarnaları kesiliyor daha başka buna benzer bir sürü kışlık erzak anne ve babalarına acımayanlara şahit oldum sanki burda bedava yapılıyoronlarda evlatlarını memnun etmek için istanbulda yokmu orda yapın diyemiyorlar gelirken hediye ya bi kazak alırlar yada hiç almazlarböyleleri sadece kendi kesesini düşünürbide orda o gfiyat burda bu fiyat şahsen bunu derken insan bi utanır ben ne yapıyorum da ne belkliyorum öür dilerim bi kusurum olduysa herkese saygılar doğan hocamızın eline sağlık
32. Yorum:
zorunuza gitmesin 18 10 2011 01:11
istanbulda yaşan arkadaşlar hocamız çok saygın birkişiliktir yanlış anlayıp ta kötü yorumlarda bulun mayın size yazıyı iyi anlamanız için iki kere okuyun ondan sonra yorum yazın bu yazıda aşalayıcı hiçbir kelime yoktur hocamsın dediği şekilde davranan istanbulda yaşayan insanlar yokmu örneğin boyabatta oturuyorum o veya buşekilde istanbula gezmeye gidiyorum boyabattan istanbulda yaşayan eski arkadaşa veya akrabaya buluşuyosun insanların ilk sorduğu şey köynasıl sanki boyabatt köy demeli (yanlış anlamayın köydeyaşayan ları küçümsemek deyil amacım) sonuç ta ister kabullenin ister kabullen meyin doğan hocam sonuna kadar haklı hocam kalemine sağlık hocam bütn yazılarınızı takib ediyorum eski öğrencin...
31. Yorum:
esnaf 18 10 2011 00:27
sayın alıngan bizim istanbullular iki bayramda geleceksin hele birinde et derdine düşeceksin toplasan 15 gün duracaksın ondan sonra boyabatı kendin doyuruyor zan edeceksin geriye kalan 350 günde ne oluyor bilmeyeceksin gelince bir b.. biliyormuş gibi hava atacaksın aldığın köydekini kandırmaya 2 kilo şeker ile bir çay onuda en ucuzunu arayıp alacaksın, daha olmadı bunu içsinler hepsi çay diyeceksin, köydeki anan babanın çaydan anlamadığını sanacaksın, ne olduğu bilinmedik markaları arayıp, iyi markaları beğenmeyeceksin, fazla uzatmayalım o kadar kızdıysanız gelmeyin alış veriş yapmayın, unutmayın bizim karnımızı sizler değil allah doyuruyor
30. Yorum:
istanbulluya 18 10 2011 00:12
bu yazıyı iyi oku .boyabat yerlileri için yazılmamış.boyabatlılar için yazılmış.köyü kasabayı karıştırma.siz istanbullular ne köy beğeniyorsunuz ,ne kasaba.sanki köydekilere çok değer veriyorsunuz.size gelmeyin dememiş yazar.boyabat ve köylerinde oturanları aşağılamayın,onlara hava atmayın demiş.yazıyı bir daha oku istersen.zaten herkese yazmamış bunu yapanlara diyor.yapmadıysan niye alınıyosun.
29. Yorum:
istanbullu 17 10 2011 23:40
evet bu ismi özellikle veriyorum. boyabattan ayrılan ve memleket hasretiyle 500-600 km yol katederek gelen, belki başka bir tatil yöresinde, daha iyi imkan ve şartlarla tatilini daha ucuza yapabilecek durumda olan insanların sırf ata toprağı diye memleketlerine gelmesini, hazmedemeyen bir ziyniyet ile yazılmış bir yazı olarak gördüm. oysaki başka tatil yöreleri ve başka il ve ilçeler bu tür ziyaretlerin artırılmasının bölge esnafına katkı sağlayacağından teşvik edilmesi için elinden geldiğince çaba harcadığı bir zamanda adeta burdan giden bir daha buraya gelmesin zihniyeti ile insanlara hakaret edilmesini esefle karşıladım. üstelik yorumlarda sözde esnaflarında bunu israrla savunması başka bir şey demekki boyabat esnafı İstanbul'dan gelenleri istemiyor. yazık.... kolayı var bizler öyle veya böyle orası bizim memleketimiz geliriz. hiç Boyabat'a uğramadan da köyümüze çıkarız. alış verişimizi de civar ilçelerden yaparız. siz gönlünüzü ferah tutun saygıdeğer boyabat yerlileri.
28. Yorum:
emkl.öğrt.özkan tekin 17 10 2011 23:10
adıma yorum yapan sevgili kardeşim,yazar benim en yakın akrabam.ben şahsen doğru bildiğim şeylerden taviz vermem,ince yollu eleştiriden falan anlamam,düşündüklerimi söyledim.sen beni ince yollu kınamışsın saygı duyarım.sende düşüncelerini samimiyetle söyleyenlere saygı duymalısın.kimseyi hedef alma gibide bir hastalığım yok.selam ve sevgi tüm boyabatlılara.
27. Yorum:
bizim köylü 17 10 2011 23:09
Hocam yazdıklarında mübalağa sanatının hakkını vermiş. şahsım adına konuşuyorum istanbullunun boyabat üzerinde ektisi çok büyük. ramazan bayramında "bizim Boyabat"ta idim. arefe günü için söylüyorum ömrümde ilk defa boyabatı o kadar kalabalık gördüm. çarşı tarafiği ilçe emniyete kadar dayanmıştı. bu kalabalık hiç bir şey yapmasa yüklü alışveriş yaptı. oda bizim boyabatımıza yaradı. marketler kasaplar dolup taşmıştı. hocamın tükan duruyor ise tükana pek uğramamışlar ki hocam onlara kızmış herhalde.
26. Yorum:
emekli 17 10 2011 22:57
vallahi köylü dönüşü istanbula giderim diye korkuyorum. kelem pıraza balkabagı. çuval içinde hindi tavuk hemde koridorda.
25. Yorum:
müalla 17 10 2011 22:41
çok yakınlarım var malum büyük köyde. biz onlar için varız. yogurt peynir hatta maydonoz ister seyahattan göndeririz. biz istanbula gidelim mutlaka işi çıkar. aramayı unutur her nasılsa arasa misafir olalım diyecek belki kaldıgım yere gelecek. şark kurnazı bizimkiler
24. Yorum:
teşekkür 17 10 2011 22:35
biri adama bir gün kıral çıplak der. mükemmel olmuş. kim kınarsa kınasın bu yazı boyabat gazetesi için milat olmuştur. kimseye hakaret yok. kaba saba bir zihniyet tiii ye alınmış
23. Yorum:
uzaklardan 17 10 2011 22:33
hocam biz seni gerçekten seviyoruz.
22. Yorum:
sanayiden 17 10 2011 22:33
kardeşim biriside istanbulda daha ucuz demesin.tam on ikiden vurmussun
21. Yorum:
kola 17 10 2011 22:31
çocuk bezi kola mutlaka boyabatta pahalıdı. teşekkür ederiz. az bile yazmıssın.
20. Yorum:
esnaf 17 10 2011 22:29
bir şey alacak . mutlaka fiyat sorması lazım. fiyatı sorar sormaz BEN istanbuldan geliyorum da der. sanki kabeden gelmiş.
19. Yorum:
kamile 17 10 2011 22:27
hocam bunlardan gerçekten bıktık. hangi köydensin diye soruyorum. istanbul da oturuyorum diyor.
18. Yorum:
özkan tekine 17 10 2011 22:26
hocam ince yollu eleştireceginize gerçege uygun böyle bir yazı yazsaydınız. yazarlık herkese şirin gözükmek olmasa gerek.keşke bu çarpıklıgı daha tecrübeli biri olarak siz yazsaydınız. memnun olurduk.
17. Yorum:
kamil 17 10 2011 22:22
hoca efendi az bile yazmıssın. tebrikler
16. Yorum:
tantuni 17 10 2011 22:19
bir esnaf olarak vallahi istanbulda bu fiyat sözünden bıktık. kalemine saglık.
15. Yorum:
emre ırmak 17 10 2011 22:13
hoca kötü birsey yazmamış gibi boyabata gidince yok burda bu yok o yok bizim istanbulda bu var gibisinden atılan havalar yalanmı bende istanbul dayım ve bende aynı seyleri söylüyorum ve altına imzamı atıyorum
14. Yorum:
Şadan Er 17 10 2011 22:06
değerli hocam sizin bu yorumunuza bir hikaye eklemek istiyorum,hikaye bu ya adamın birisi boş ve işsiz dolaşırken birgün denizin kenarında birinin suda boğulduğunu görür tüm gayretiyle o kişiyi boğulmaktan kurtarır ve zaten boşta olan adam cankurtaran olmaya karar verir,meslek boşluğundan faydalanıp bu konuda kitaplar bile yazar böylelikle geçinir gider ve ömrünü tamamlar, tabi ahirette de aynı mesleğini sürdürmeye çalışır,kendini tanıtmak amacıyla cankurtarma konusunda konferans vermek için herkesi toplar.salonda görevli meleklerden birisi bizim kurtarıcının kulağına eğilir ve derki bu konuda konuşmalarına dikkat et dinleyicilerin içinde hz.nuh var!.....her şeyin başı eğitim insan ne olursa olsun kendini bilmek ve efendi olmak ayrı meziyet sizin boyabatı ve boyabatlıyı ne kadar çok sevdiğinizi iyi biliyorum selam ve saygılarımı sunuyorum.
13. Yorum:
emkl.öğrt.özkan tekin 17 10 2011 21:56
sevgili hısımım,yazını titizlikle okudum.yalnız şunu söylemek daha doğru olur.tüm istanbul'da duran boyabat'lılar bu yazıyı okuduklarında üzüleceklerini düşünüyorum.yazında haklı olduğun bölümler var ama,yinede bu şekilde yazılmasaydı.insanların davranışları yaşadıkları toplum,aldıkları eğitim ve öğretim,gelir düzeyleriyde ilgili olduğu kanısındayım.ben bir boyabat sevdalısıyım,sende öylesin bunu adım gibi biliyorum.bizler boyabatlı olarak,gurbetciler geldiğinde onlara hangi sosyal faaliyetleri sunduk.onlar hiç olmasa gelip esnafımıza azda olsa kazanç kapısı oluyor.kısaca eleştirinin dozacı kaçmış.seni tanımayanlar tepkili olabilir.yazar çok efendi bir arkadaşımızdır.saygılarım
la.
12. Yorum:
ulukoy 17 10 2011 21:56
doğan sezgin beyefendi hazretleri yazı yazıcam diye kinini kusmuş...
kafasıda açık ( saçları yok da, bak kel demiyorum)...soğuktan üşütmüş olmalı. geçmiş olsun. yazarımızı bizim istanbula gönderinde tedavi ettirelim. doğan sezginde hemen kızmasın. ( anladın sen onu)....
11. Yorum:
pehlivan 17 10 2011 21:46
hocam elinize sağlık bizim boyabatlıların duygularına fevkalade tercüman olmuşsunuz. bu tur tespit yazılarınızın devamın bekliyoruz. iyi çalışmalar.
10. Yorum:
ank57 17 10 2011 21:15
hocam teşekkür ederiz bizim angaralıları eleştirmediğiniz için, ama yazınızı okuyan boyabat dışında yaşayan tüm hemşerilerimde ders çıkartır umarım, elinize kolunuza sağlık doğru söze ne denir ki.....
9. Yorum:
velinimetiniz 17 10 2011 21:09
sayın gazete ne bekliyorsunuz yazıyı kaldırmak için .
8. Yorum:
gerçek boyabatlı 17 10 2011 20:45
dogan hocam çok önemli bir meseleyi ele almışsınız söylenecek hiç bir söz kalmamış sözünüzün üstüne ALLAH razı olsun sagolun
7. Yorum:
boyabat gazetesi bu yaz ... 17 10 2011 20:42
sayın gazete bu yazıyı kaldırın ve yazar özür dilesin . yoksa bizede sizin boyabatlılar hakkında yazı yazmak düşer
6. Yorum:
Emre IRMAK 17 10 2011 20:38
eğitimin güzelliğini hep sizin sayenizde yazılarınızda buluyorum ellerinize yüreğinize sağlık hocam
5. Yorum:
boyabat gazetsini kınayan ... 17 10 2011 20:38
sayın sizi kınıyorum sarı basın kartı dahıl hiç bir kuvvet size bu derecede hakaret etme hakkı vermez.... boyabat gazetesi bu yazıyı kaldırmazsa gazeteyi de kınayacagız..........
4. Yorum:
esnaf 17 10 2011 20:11
çok takdir edilecek bir yazı sizi bir esnaf olarak çok takdir ediyorum inşallah bu yazınızı hitaben yazdıklarınızda okurt-.
<< Eski (1 2 3 ) Yeni >>