İnsan büyüğünün ve misafirinin yanında dağınık oturmazmış, ayıpmış
Büyükler odaya girince ayağa kalkılır, yer gösterilirmiş... Büyükler konuşurken küçükler lafa karışmaz, her akıla gelen de konuşulmazmış, ayıpmış.
Sofrada evin büyüğü yemeğe başlamadan yemeğe başlanmaz; büyükten ve misafirden önce tabaktaki yemek bitirilip yemek istenmezmiş, ayıpmış...
Toplum içinde yüksek sesle konuşulmaz kahkaha ile gülünmezmiş, ayıpmış...
Gün doğmadan işin başına gidilir, kapısı besmeleyle açılır,
dağıtılan rızık içeri alınırmış. Bizim inancımızmış.
Besmelesiz çuvalın ağzı açılmaz, una su katılmaz, hamur mayalanmaz, ocak yakılmaz, tencereye yağ konulmaz, yoğurt çalınmaz, tarlaya çapa vurulmaz, tohum saçılmaz, bebeğe meme verilmez, bebeğin kundağı sarılmazmış.
Bebeğin bezi herkesin yanında açılmaz, rast gelen yere bırakılmazmış. Bizim inancımızmış.
Kız annesinin yanında, tencerenin başında, nakışı kasnakta; oğlan babasının yanında, tarlanın kaşında, kürek omzunda büyürmüş. Bizim adetimiz buymuş.
Annemden ve rahmetli babaannemden duyduklarım, gördüklerim...
Babaannem derdi ki bir de; "oğul kendini bilenlerden olun."