Köpekler üzerine bir kaç haftadır yazılar kaleme alıyoruz.
Sahipsiz sokak köpekleri ister köy, isterse kasaba olsun her yerde sorun. Biz bunun farkındayız.
Daha dün bir haber yer aldı medyada. Karadeniz bölgesinde bir köyde aç kalan yedi köpek, kendini beslemeye gelen yaşlı kadına saldırmışlar. Yerel kaynaklardan alınan ilk bilgilere göre baş, kol ve bacaklarında köpek saldırısının izleri tespit edilen kadının ölüm sebebinin ‘yaralanmaya bağlı ölüm’ olduğu açıklanmış.
Köylerde muhtarlar başta olmak üzere ihtiyar heyetlerine, kasabalarda ise belediye başkanları başta olmak üzere meclis üyelerine, mülki idare amirlerine ve ilgili kurumların yetkililerine görevler düşüyor.
Bu hayvanlar sevimli oldukları kadar vahşi de olabiliyorlar.
Bizim burada işlediğimiz konular itibariyle, genel olarak sevimli, vefalı, sadakatli ve kahramanca davranışlarıyla takdir almış köpekleri öne çıkarıyoruz ki, amacımız insanlarla köpekler arasında sıkı bir bağ olduğuna dikkat çekmek.
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de övgüyle bahsedilen ve cennetlik olduğu ifade edilen Kıtmir isimli köpek; çocukluk yıllarımızda televizyon filmlerinde severek izlediğimiz, sevimli olduğu kadar yardım severliği ve olaylar karşısında gösterdiği kahramanlıklarına hayran olduğumuz Lassie isimli diğer bir köpek, bundan sonra da konu edeceğimiz hayvanlar arasında sadece ikisiydi.
Az önce söylediğimiz gibi köpeklerle insanlar arasında sıkı bir bağ var. İyi ya da kötü her şart altında çoğu kere ortak bir yaşam sürüyor. İster sahiplenilsin, isterse sahiplenilmesin.
Sadece ben böyle düşünüyor olabilirim; belki de ben bu konuda oldukça iyimserim.
Şimdi size iki yaşanmış olayı anlatmak istiyorum:
Birincisi: Bir köpek düşünün ki şehrin yaşam kurallarını öğrenmiş, bulunduğu yerleşim alanında insanlar gibi hareket ediyor, trafik kurallarına deyim yerindeyse sımsıkı uyuyor. Işıkların rengine göre hareket ediyor. Kırmızı da bekliyor, yeşil yandığında yaya yolunu izleyerek karşıdan karşıya geçiyor. Bununla yetinmiyor, bir de tekerlekli sandalye kullanıcısı vatandaşın-sahibinin arabasını yeşil ışıkta iterek, güvenli geçişine yardımcı oluyor. Ardından bu iki arkadaş kentin yoğun sokaklarında yolculuklarına beraber devam ediyor.
Bu olay gerçek mi diye soracak olursanız? Evet. Olay Meksika’nın Ecatepec kentinde yaşanıyor. Kayıt altına alınan ilgi çekici olay daha sonra TikTok’ta video olarak yayımlanıyor. Beğeni üzerine beğeni alan görüntü bir anda viral olup çıkıyor. (1)
İkincisi: Evde bi’ başına-yalnız bırakılan bir köpeğin, sahiplerinin eve geri döndüklerinde mutluluktan sevinç gözyaşı döktüğünü hiç duydunuz mu? Ya da gördünüz mü?
Evet, köpekler de mutluluk gözyaşı üretebiliyorlarmış. Tıpkı bizler gibi, sevinçlerinden dolayı gözlerinden yaşlar dökebiliyorlarmış.
Japonya'da Azabu Üniversitesi'nden Profesör Takefumi Kikusui isimli bir bilim insanı köpekler üzerinde yaptığı bir araştırmada, bir süre yalnız bırakılan köpeklerin sahipleri eve geldiğinde sevindiklerini, neşeyle üzerlerine doğru koştuklarını ve sevinç gözyaşları döktüklerini gözlemlemiş.
Prof. Kikusui, bu gözlemden ilham almış ve sahipleriyle tekrar bir araya geldiklerinde köpeklerin gözlerinde normalden daha fazla gözyaşı olduğunu keşfetmeye devam etmiş. (2)
Current Biology dergisinde yayınlanan bu çalışma, köpeklerin mutlu durumlarda gözyaşı döktüğünü gösterse de, araştırmacılar olumsuz duygularda ne olduğunu test etmemişler.
Köpekler insanların dert ortağı olmayabilir belki, ancak yaşam ortağı olduğu bir gerçek.
Sahibini gördüğünde sevinen, üzgün olduğunda da hüznünü hissettiren köpekler görmedim değil.
Sevimli dostlarla öyle ya da böyle pekâlâ bağ kurabiliriz, aramızdaki etkileşimi artırabiliriz. Bunun mümkün olabileceğini unutmamalıyız.
Kaynak:
1- metro.co.uk/2022/08/04/dog-pushes-owner-in-wheelchair-across-street-after-waiting-for-lights-to-change-17125459/
2- metro.co.uk/2022/08/23/study-finds-dogs-cry-happy-tears-when-their-owners-come-home-17229558/