Deprem bölgesinde yan yana iki site düşünün. Bir sitedeki binalar yerle bir diğer sitedeki binalar dimdik ayakta ve buna kader demek.…
Mümkün olduğunca dini vecibeleri ifa etme gayreti içerisinde olan bir kulum. Tarikat ve cemaatlere sıcak bakmıyorum. Sade bir din ve yaşam tarzı tercihimdir. Bu cümleleri zikretmememde ki neden günümüzdeki din istismarcılarından duyduğum rahatsızlığı dile getirmek içindir.
Bir önceki yazılarımda tarih ve dini bilgileri önüme sunulan kaynaklardan öğrendiğimi ifade etmiştim. Ne zaman farklı kaynaklarla haşır neşir olmaya başladığımda bir şeylerin göründüğü gibi olmadığını anladım. Kulaktan dolma bilgilere çok itibar eden toplumuz. Kah zaman bende bu hatalara düştüm. Ne kadar doğru ne kadar yanlış araştırmadan zihnine yerleştirilen bu bilgiler hayatının sonuna kadar doğruların oluyor. Bu kişileri gerçek ile yüzleştirdiğinde Nuh der, peygamber demezler… Hani derler ya İMAM BİLDİĞİNİ OKUR diye, yani imamı aratmazlar.
Tv'de ‘’Kim Milyoner Olmak İster’’ diye bir program var. Yarışmacı soruyu bilemediği vakit seyirciye sorma hakkını kullanır. Sunucu soruyu seyirciye sorar sormaz herkes önündeki butona basar. Buyurun cenaze namazına. Soruya dört farklı cevap. Bu kez yarışmacı seyircinin verdiği cevaplar karşısında bocalıyor. Bilgili olmak ile bilgiçlik taslamak çok farklı iki şey. Salonda dört farklı butona basan seyircilerden bir kısmı bilgili diğer üç kısmı bilgiçlik taslayandır. Bilmediği soru karşısında susmayı yeğlemesi gerekirken bilgiçlik taslayarak yanlış cevap butonuna basarak yarışmacıyı zor duruma soktuğu aşikardır. Bilgiçlik siyaset, tarih ve din konusunda daha fazladır. Ülkede kitap okuma oranı düşük olsa da her konuda ahkam kesmede dünya genelinde ilk sırayı alabiliriz.
Gelelim sadede……… Deprem bölgesinde yan yana iki site düşünün. Bir sitedeki binalar yerle bir diğer sitedeki binalar dimdik ayakta ve buna kader demek…… Genelde bu konuda KADER sözünü hükümete yakın kişiler kullanıyor. Aklı sıra hükümetin kabahat ve kusurlarını örtbas etme gayreti içindeler. Kendi yaptığın kusur ve kabahate Allah'tan geldi demek tövbe!..tövbe!.. Deprem bir güç, Anadolu toprakları içinde bir kaderdir. Bu nedenle bu topraklar üzerinde yaşıyorsan tedbirini almakla mükellefsin. Yaptım oldu mantığı ile hareket edersen gün gelir bedelini ödersin. Halk arasında ‘’Önce eşeğini sağlam kazığa bağla sonra Allah’a ısmarla" diye bir söz var. Sen bu tür sözlere riayet etmeyip kafada yeller eserse tabi ki burnun b*k tan kalkmaz. Aldığın bir kilo elma, armudu inceleyerek al, göçen binalar için KADER de. Hadi oradan…
Son söz…. Birazda yaşadığımız büyük felaketin tuzu biberi olan İMAR AFFI'nı irdeleyelim. İmar affı veya imar barışı, taşınmaz gayrimenkullerin yasal hale getirilmesi için popülist yaklaşımı olan hükümetlerin siyasi olarak mevcut düzenlemeler uymayan yapılara resmi olarak izin vermesidir. Sen yasal olmayan binaları yasal hale getir, sonrada KADER de…. Kılıfına uydurmakta üstümüze yok vesselam. Bana İMAR AFFI Nasrettin hocanın ’’Parayı veren düdüğü çalar’’ hikayesini anımsatıyor. Daha gerçekçi olursak İMAR AFFI =YANGINA KÖRÜKLE GİTMEK
Dipnot: Deprem Anadolu toprakları için kader ama insanlar için asla!....Gördüğümüz gibi insanları deprem değil çürük binalar öldürüyor. Deprem dün ve bugün olduğu gibi yarın da olacak. O halde yaşanan depremlerden ders çıkarmamız gerekir. Dersten kastım her depremde olduğu gibi birkaç müteahhidi günah keçisi yaparak milletin gazını almak yerine radikal kararların alınmasıdır. Alınacak radikal kararlar neticesinde ancak halkın acıları diner ağıtları biter. Tabir-i caiz ise ‘’ESKİ TAS ESKİ HAMAM’’ düzenini bir an evvel son vermemiz gerekir. Yoksa Maazallah………………………….
SAYGILAR………………