Değerli dostlar, yerel seçimler dönemi içindeyiz. Bolca seçim konuşuluyor. Daha da çok konuşulacak. Fakat bir de bir yıl önce 6 Şubat da yaşadığımız, bir çok canımızı kaybettiğimiz depremin yıl dönümündeyiz.
Bu bir yıl bazılarına göre kısa gelebilir. Gelde o acıyı çekenlere sor, ne kadar uzun ve zor geçtiğini. Bir daha böyle bir acı yaşamamak dileği ile ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum.
Bu depremde verilen sözler yerine getirildi mı? Söz verdiklerinin yüzde kaçı gerçekleştirildi? Son günlerde yapılan açıklamalara, itiraf gibi açıklamalara göre yapılması gerekenler yapılmamış. Yapılan yerlerde de verilen sözlerin tam olarak yerine getirildiğini ve doğru söylendiğini sanmıyorum. Devlet baba diyoruz ama, devlet baba evlatlarına eşit davranmamış.
Merkezi yönetim ile yerel yönetim farklı siyasi görüşte olabilir. O bölgenin halkı alması gereken hizmeti almalı. Eğer alamıyorsan zamanı geldiğinde sende gereğini yapmalısın. Hemde ne yılandan ne de yalandan korkmadan.
Akp Istanbul büyük şehir belediye başkan adayı, eski bakan Murat Kurum bir konuşmasında depremde kayıbımız 130 bin kişi demiş. Eğer bir yıl önce yaşanan depremde ölenleri kastetti ise vay halimize. Bir daha nasıl güvenip de oy verelim. 51 bin deniyordu, daha sonra 53 bin dendi. Hangisi doğru?
2019 seçimlerinde sandık görevlisiydim. Ne oy çaldım, nede çaldırdım. Görev yaptığım sandık da bir sorun yoktu. Genelde aynı sandık da ki dört oydan biri geçersiz sayılarak İstanbul büyük şehir belediye başkanlık seçimi yenilendi.
Merak ediyorum. Oy çalan kişi veya kişiler varmıydı? Kaç kişi ceza aldı? Çünkü o zaman Binali Yıldırım bile oyları çaldılar dedi. Teröristlerin ayakkabı numarasını bilen sizsiniz. Oyları çalanları bilirsiniz herhalde.
Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar. Birileri yapmadığını yaptım derken rakibinin yaptığı hizmetleri yapmadı diyorlar.
Yapılanı yapılmadı diyeni de, yapmadan yaptık diyeni de kınıyorum.
Yazıma başlarken de belirttiğim gibi seçim ortamındayız. Biz seçmenleri kandırıp oyumuzu almak için her yola başvuran çok aday var. Yapmadıklarını yapmış gibi yapamayacaklarını yapacakmış gibi anlatıyorlar. Bir de bazı seçmenlere yapılan baskılar varmış. Bu yerel seçimde de olabilir.
2011 seçimlerinde muhtarlara yapılan baskı sonucu köyüne gelen sandık görevlisine, muhtar söz verdim, başka partiye oy vereceksen oyunu başka sandık da kullan demiş. Yediyüz elli seçmeni olan bu köyde 420 oy kullanılmış 400 ü AKP ye. Demek ki baskı yapılmış.
Oy kullanacak vatandaşlara önerim hiç kimseden korkmadan, bilhassa emekliysen seni açlık sınırı altında bırakanlara değil, senin ödediğin vergileri yine senin için harcıyacaklara oyunu ver.
Siyasi çıkarları uğruna kendisine oy vermeyen vatandaşları terörist olarak gösteren, montaj videolarla bizleri hain terör örgütü yanında gösterenlere, terör örgütünün kardeşini TRT ye çıkaran zihniyete benim oyum yok. Seni bilemem. Bildiğim bir şey var. Senin o bir oyun bile önemli. Benim bir oyumdan ne olur deme oyunu kullan.
31 Mart yerel seçimini bir ara verip tarihe bir göz göz atalım.
"Nutuk; sayfa 410. İkinci İnönü Zaferi... İsmet Paşa, 31 Mart karşı saldırıya geçti ve düşmanı yenerek 31 Maŕt- 1 Nisan gecesi geri çekilmeye mecbur etti. Böylece, inkılâp tarihimizin bir sayfası, ikinci İnönü zaferiyle yazılmış oldu."
Tam zamanı, bizi yönetenler değil, yönetmeye talip olanlar değil patron olan biziz. 31 Mart yerel seçiminde kimsenin baskısına boyun eğmeden oyumuzu kullanalım ki seçilenler bizden topladığı vergileri yine bizim için harcasın.
1 Nisan 1921 de ki İkinci İnönü Zaferi gibi 1 Nisan 2024 de yerel seçim zaferini kazanalım.
Hemde hep birlikte zaferin tadını çıkaralım. Öneri benden, karar sizden.
Tam bir yıl önce yaşadığımız felaket gibi bir felaket daha yaşamamak, yaşamak zorunda kalacağımız en küçük felaketlerde bile tüm vatandaşlara eşit davranacak yöneticiler tarafından yönetilmek dileği ile...
Mustafa Gürleyen (06.02.2024)