Rahmetli dedeme, dede yaşın kaç diye her sorduğumda aldığım cevap aynıydı. Tevellüt 1317 derdi. Bundan otuzdört yıl önce 90 yaşında vefat eden dedem anlattığına göre savaşa girmemiş.
Dedem savaşa girmemiş ama dedemden iki üç yaş büyük olanlar, onbeş onaltı yaşlarında Çanakkale de savaşmışlar ve şehit olmuşlar. Bir daha geri dönememişler. İşlerinden dönenlerde sekiz on yıl sonra dönebilmişler.
O yıllarda bazı liselerin öğrencileri Çanakkale'ye gittiği için mezun verememiştir. Anadolu'nun ilk devlet lisesi olan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi de bunlardan biridir. 1914-1918 yılları arasında hiç mezun verememiştir.
Geçenlerde Çanakkale savaşını anlatan bir kitap okuyordum. Ayancık'lı biri tam da o günlerde Atatürk ve arkadaşlarına hakaretler dolu bir video yayınladı sosyal medya hesabından. Kısa bir süre sonra da yayından kaldırıldı. Bu kişinin Ayancık'lı olduğuna inanmayanlardanım.
Okuduğum o kitap tarihimizi anlatan, Türk ve yabancı önemli kişilerin söylediklerine yer veren o kitabın bir sayfasında Ayancık ile ilgili şöyle bir bölüm var.
27. Alayın Kahramanları
Savaşın sonuna kadar hudutsuz kahramanlıklar gösteren yiğit askerlerin bir kısmına komutanlık eden Yarbay Şefik Bey hatıralarında şöyle diyor:
"Alayın mütemadiyen kayıp veren er ve subaylarının yerine, yine Biga-Gelibolu-Lapseki kazalarının şerefli evlatları alınıyordu. Böyle bir olayı tarih nadiren yazar. Yani kardeşi şehit olmuşsa onun yerine kardeşi alınıyordu. Şehit..... Alayımda Canakkalelilerden sonra Orta Anadolu ve Karadenizliler vardı. (Buraya dikkat) Meselâ Karadenizin Ayancık kasabasından topluca gelip 27. Alaya katılanlar vardı. Hepsi büyük kahramanlıklar göstermişlerdir."
O gün Çanakkale de büyük kahramanlıklar gösterenlerin torunları bugün Atatürk ve arkadaşlarına hakaret etmez ve edenlerin yanında da yer almaz. Bu kişilerin bırakın Ayancık'lı olup olmadığını Türk bile olamazlar.
Çanakkale ile ilgili çok yaşanmış hikayeler anlatılır. Eğitim sistemimizde de anlatmıyordur her halde.
Dönemin başbakanı Turgut Özal Japon eğitim uzmanlarını ülkemize çağırıp eğitim sistemimizi inceletir. Japon uzmanlar sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok derler. Biz çocuklarımız okula başlarken milli ruh şoklaması yaparız. Gelişmiş kurumlarımızı gezdirir, daha sonrada atom bombası atılan, ot bile bitmeyen Hiroşima'ya götürürüz derler. Türk yetkililerinden biri bizim Hiroşimamız yok ki der. Japon yetkilinin cevabı; "sizin de Çanakkale'niz var, on Hiroşima eder" der.
Birazda yabancıların gözünde yaşanan Atatürk ile ilgili yaşananlara bir göz atalım. Yabancıların gözünden Atatürk ve arkadaşları nasıl görünüyor?
Che Guevara öldürüldüğünde sırt çantasından Atatürk'ün Büyük NUTUK'U çıkmıştır.
Fidel Castro'nun "Atatürk'ün Büyük NUTUK kitabını istemiş, devrimci M. Kemal Atatürk varken Türk gençleri neden kendilerine önder arıyorlar" demiş.
Binlerce Çin'liye seslenen Mao ben Çin'in Atatürk'üyüm demiş.
1938 de Atamızın öldüğünde, Tarhan gazetesinde yayınlanan bir yazıda "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Atatürk gibi birini getirir" diye yazmıştır.
Atamız ile ilgili yabancıların söylediği, yazdığı örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Ülkemizde ise bu örneklerin tam tersi yaşanıyor. Yapılan hakaretlere ses çıkarılmıyor, hatta bazı kurumların başındaki TC kaldırmak istediler.
Bundan 109 yıl önce yaşanan Çanakkale savaşlarında şehit düşen, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri anma günü nedeniyle tüm şehitlerimizi, Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyoruz.
Ayrıca bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. "Şuna inanmak gerekir ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir."
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü de kutlu olsun.
Mart ayında önemli günler yaşamışız, yaşamaya da devam ediyoruz. 1 Nisan 1921 de ki İkinci İnönü Zaferi gibi 1 Nisan 2024 de yerel seçim zaferini Atatürk'ün çizdiği yolda yürüyen adaylarla kazanıp yalana talana dur diyelim.
Hemde hep birlikte zaferin tadını çıkaralım.
Çocuklarınızın geleceği için öneri benden karar sizden.
Mustafa Gürleyen (08.03.2024)