Malum Azrail çat kapı yapıyor. Ölüme hazırlı olmak gerek. Valla üzerlerinde kul hakkı çoksa yandı keten helvası. Cübbeli Ahmet’in yanmaz/yanmayan kefeni dahi koruyamaz………
“Kibir hastalığı” tespitinin kaynağı en kestirme tabirle “kendini dev aynasında görmek” diye özetlenebilir. Genelde bu kişiler "dünyayı ben yarattım" derler. Hak, hukuk tanımazlar. İlçemizde bunun örneklerini çok gördük. Alın size bu konuda bir örnek.
Zatın biri ile mahkeme salonundayız. Zat hakime demez mi; ‘’Bu aileyi Boyabat da kimse sevmez vs…’’ diye… Ben ecdat sözüne çok itibar eden bir kişiyim. Çünkü tecrübe konuşur. Atalarımız; ‘’Eşeğimin alnı sakar kendi adını ile takar’’ sözünü durduk yere söylememiştir. Yine bir örnek verirsek ‘’Aç tavuk kendini buğday ambarında zannedermiş’’ ecdat sözü cuk oturmuyor mu…
Tilki üzüm hikayesini çoğumuz biliriz. Tüm cabalarına rağmen ulaşamadığı üzüme zaten gök dememiş mi. İlçede bir aydır bir sükûnet var. Bazı olumsuzluklar olsa da, yirmi yıldır gülmeyen yüzler gülüyor.
Tabi bu arada AKP teşkilatından da ses seda yok. Adeta matem havasındalar. Yüzler gülmediği gibi bir iç hesaplaşma da var gibi görünüyor. Kerameti kendinde zannedenler halkın gücünü hiçe saydılar. Ve bu seçimde de bedelini ağır ödediler. Gelelim asıl konuya……..
Son yirmi yıl içerisinde ilçe belediyesi yasalarla değil, ben yaptım oldu bitti ile yönetildi. Bu konuda çok örnek verebilirim. Yasalar doğrultusunda ruhsat almak istediğimde, dönemin Belediye Başkanı X kişi ruhsatımı hazırlayan memura ağır ithamlarda bulunarak, memurun görev yapmasını engellemiştir. Yine aynı belediye başkanı farklı bir memura; ‘’Ben hala yediğim yumruğun acısını unutmadım, sen o kişinin işlemini nasıl yaparsın’’ diyerek hakaretler yağdırmıştı. Ama aynı Belediye Başkanı yandaşlara Boyabat'ı peşkeş çekmiştir.
Örnek mi? Boyabat'ın bağrına çakılan 11 katlı binalar, Otogar ihalesinde ki yolsuzluklar, Kolaz çayına döşenen atık su boruları (SN 8 yerine SN 4 boru döşenmesi, borular yoldan döşenmesi gerekirken, çay içerisinden döşenmesi.) Şehitlikte kullanılan mermerler bir iş adamı tarafından hibe edilecek dendiği halde aynı kişiye o zamanın parasıyla 80 bin TL ödeme yapılması. (Neden ödendiğini de pek ala biliyoruz.) İmar yolsuzlukları, Büyük Cami'nin yanına yapılan WC'nin değerinden yüksek fiyatla yaptırılması, daha neler neler.
Kendine açtığım davalar neticesinde iki-üç kez ceza aldı. Bu kadar veballe diğer tarafa gitmek….
Ya sonraki Belediye Başkanı olan Y kişi!.. Vah haline, hem de ne vah.. Nasıl çıkacaksın Allah'ın huzuruna. Üzerimizde oynadığın oyunların vebali ne olacak. Ya attığın iftiralar. 11 katlı binalar hakkında açmış olduğum davadan vazgeçmem için teklif edilen rüşvetler. Sakına inkar etme şahitleri gözüne sokarım. Atıl durumdaki seyir kulesi ve teras Boyabat'ın bağrına çakılmış iki kazık. Yüksek miktarda borç bırakması, ya Çorak köyü üzerindeki inşaat. Çok vebal var çok…
Boyabat halkına bir hatırlatma yapayım. Şu anki mevcut belediye binası Özel İdare tarafından yapılmıştır, Boyabat Belediyesi'nin kasasından inşaat için kuruş ödenmemiştir.
Birde Z isimli Belediye Başkanını irdeleyelim. On altı aylık görevi içerisinde neler yapmış. Harcamalarda bazı radikal kararlar aldığını duyduk ama sadece bir balondan ibaret olduğu da yakında açıklanacak inşallah. Kültür merkezi altında satılan işyerleri resmen ilçeye bir ihanettir. Ya diğer satılan dükkan ve arsalar.... Ayrıca Çorak yolu üzerindeki inşaata müdahale etmemesi de bir handikaptır.
Birazda çiçeği burnunda ki başkanımızdan bahsedelim…
Daha dün bir, bugün iki, belki konuşmak için erken olabilir. Kendinin bi haber olduğu bilgiler olabileceğini düşünerek bazı konularda aydınlatmakta yarar var diyorum.
Kısa zaman içerisinde Boyabat Belediye'sine dört, Valilik makamına da bir adet olmak üzere toplamda beş ihbar dilekçesi gönderdim. Hepsi ilçe için hayırlı dilekçeler. İnşallah bu konuda sağduyulu davranır diyorum.
Ayrıca eski dönemlerde yaygın olan düğünlerde takı takmak, çelenk göndermek maliyet olarak bir külfet olduğu için bu dönem bu tür işlere son verilmesi daha uygun olanıdır. Bu benim kişisel önerim inanıyorum ki bu öneriye çok kişide destek çıkacaktır.
Duydum ki, son birkaç gün içerisinde kalabalık bir kafile gelmiş. Lokantaya göndermek yerine çay simit ikramı yapılmış. Kutluyorum.
Son söz: Ben gördüklerimi ve yaşadıklarımı aktardım. Her insanın mükafatını ve cezasını verecek olan Allah'tır. Kim ne tarafa gider bilemeyiz. Lakin atalarımız da; ‘’Görünen köy kılavuz istemez’’ demiş.
SAYGILAR
HÜSEYİN CÖMERT