Öğretmen olmak umuduyla üniversite okuyan 720 bin öğrenci bulunuyor.... Türk eğitim sisteminde iki alan hep sorunlarla anılır olmuştur: Eğitimin niteliği ve niceliği. İkisinin de ortak özelliği bütçe yani parasal kaynaklı ilintili olmalarıdır. Ancak temel bakış açısının ne için eğitime yatırım yapacağız ve ne için niteliğini artıracağız düşüncesi çok sorgulanamamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitime erişim sağlanması fikri ön plana çıkarken kalkınmanın alt yapısının eğitim olduğu hiç unutulmayarak çeşitli devrimler yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda gerek nüfusun artması gerekse iç göç nedeniyle eğitimin sunumu için niceliğe yatırım yapılmış olsa da bir süre sonra gerek toplumun değişimi gerekse teknolojik değişiklikler eğitimin niteliğinin sorgulanır hale gelmesine neden olmuştur.
Sistemin en önemli ayağı kuşkusuz herkesçe hemfikir olunan öğretmendir. Türk eğitim tarihi incelendiğinde öğretmen yetiştirme özel bir alan olagelmiş, yukarıda belirtildiği gibi bazen ihtiyaca karşılık verilmesi için öğretmen yetiştirilmesi kavramı başat kılınmış hatta çok ilgisizce istihdam edilmiş bazen de öğretmen yetiştirmenin yetersizliği sorgulanmıştır.
Günümüzde öğretmen istihdamı ve niteliği ile ilgili temel konulardan biri üniversitelerin yetiştirdiği öğretmen sayısının fazlalığı diğeri ise eğitim sisteminin niteliğinin giderek düşmesinin muhatabı olarak öğretmenin görülmesidir. Türkiye’de öğretmen yetiştirme görevi üniversitelere verilmiştir, istihdamı ise Milli Eğitim Bakanlığına. İki kurum arasında gerek insangücü planlamasında gerekse de yetiştirme boyutunda bir planlama ve koordinasyonun olduğu ya da başarılı olunduğu söylenemez.
“Cumhuriyet tarihinin en fazla üniversitesini açmış bir iktidarız” diye övünenler büyük bir kitlesel sorunla karşı karşıyadır.
Üniversite mezunlarının işsizliği kavramını bu ülkede 1980’li yıllarda duyduk ilk olarak. O dönemde işsiz ziraat mühendisi kavramı bolca duyuldu. Tarım toplumundan sanayi ve hizmet topluma geçmenin sancılarıydı belki bu durum belki de arz talep dengesizliğiydi. Unutulmamalı ki o dönemde yani 1980 yılında sadece 5 tane ziraat fakültemiz vardı. Bugün bu sayı 31. Aradan 44 yıl geçti ama halen işsiz ziraat mühendisimiz var ve sayıları her geçen gün artmakta.
Ancak işsizlikte toplumumuzu bekleyen daha büyük bir sorunumuz var. Öğretmen olmak için okuyan gençlerimiz. 1982-1983 eğitim öğretim yılında10 yüksek öğretmen okulu, 17 eğitim enstitüsü vardı. Yetiştirdikleri mezunlar öğretmen ihtiyacını karşılayamaz bir durumdaydı. Hatta 1996 yılında lisans mezuniyetine bakılmaksızın 4 yıllık üniversite mezunları öğretmen olarak atandı. Bu kapsamda yaklaşık 40 000 kişi öğretmen oldu ve çalışma yaşamında yeterli hizmet sürelerini bu yıl itibariyle tamamlıyorlar.
2023 yılı itibariyle 572 000 kişi öğretmen olmak KPSS’ye girdi. KPSS sonucuna göre atama bekliyorlar. Bakanlığa göre 68 000, Norm kadro hesaplamalarına göre 92 000 boş kadro var. Oysa yapılacak atama ne yazık ki 20 000.
Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İstanbul'da 2023 Eğitim Vizyonu ile "Birlikte Bir Yıl" toplantısında "Bizim 2035’lere kadar hangi branşta ne kadar öğretmene ihtiyacımız var çalışmasını tamamlamış bulunuyoruz. Buna göre de yüksek öğretimle bağlantısını da kontenjan sınırlaması biçiminde de ele alıyoruz." açıklamasını yapmıştı.
Bu açıklama tabir yerinde ise biz bu sorunu ancak 15 yılın sonunda çözeriz demektir. Plansızlığın geldiği nokta umutlarla oynanmaya devam edileceğidir. Şöyle ki 2023-2024 Yükseköğretim istatistikleri sorunun büyüklüğünü ve acil önlem alınmazsa gelecekte de içinden çıkılmaz bir toplumsal yaraya dönüşeceğini gösteriyor.Öğretmen olmak umuduyla üniversite okuyan öğrencilerimizin okudukları fakültelere göre dağılımı sorunun büyüklüğünü gösteriyor.
Tablo: Öğretmen Olmak İçin Öğrenim Gören Öğrenci ve Öğretmen Yetiştiren Okul Sayısı
OKUL Türü | OKUL Sayısı | ÖĞRENCİ sayısı |
Eğitim Fakültesi | 93 | 195475 |
Eğitim Bilimleri Fakültesi | 4 | 3956 |
Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi | 1 | 9423 |
Edebiyat Fakültesi | 27 | 104593 |
Fen Fakültesi | 41 | 44471 |
Fen Edebiyat Fakültesi | 88 | 471 |
İlahiyat Fakültesi | 63 | 92229 |
İslami İlimler Fakültesi | 38 | 27663 |
Spor Bilimleri Fakültesi | 78 | 27663 |
Teknik Eğitim Fakültesi | 15 | 383 |
Teknoloji Fakültesi | 21 | 29841 |
TOPLAM | 469 | 719168 |
Kaynak: YÖK İstatistikler 2023-2024
Tabi ki bu öğrencilerin hepsi öğretmen olmayacak ve öğretmen olmak için okumuyor ama o yaş grubundaki gençlerimizin büyük çoğunluğunun hedefinin öğretmen olmak olduğu da bir gerçek. Ayrıca öğretmen istihdamının en büyük sunucusunun kamu olduğunu unutmamak gerekir. Bu tabloda bakanlığın öğretmen olur onayı verdiği diğer bölümlerin de yer almadığı düşünülürse durum çok vahim.
Bu yıl itibariyle mevcut 572 000 atama bekleyen öğretmenle birlikte önümüzdeki 4 yıl ( hiç öğrenci alınmazsa) 719 168 öğrenci daha atama bekleyecek. Toplamda 1 milyon 291 bin 168 gencimizin gerçekleriyle karşı karşıya kalacağız. Son tasarruf tedbirlerinde olduğu gibi, sadece emekli olan memurların yerine kamuya alım yapılacak olursa ve bu hızla öğretmen ataması yapılırsa, mevcut atama bekleyen ve öğrenim görenlerin ataması tam 65 yıl içerisinde tamamlanacak denebilir. Bu cümle bile durumun içler acısı halini göstermeye yetiyor.
Ya bugünden itibaren öğretmen yetiştirme politikalarımızla ilgili radikal kararlar alıp kısa-orta ve uzun vadeli planlamayla uygulamaya koyacağız ya da yazar Henry Clausen'in dediği gibi “Her başarılı insanın bir planı, her başarısız insanın bir mazereti vardır” sözündeki mazeretleri yaşamaya devam edeceğiz.
Şafak AKÇA
14.05.2024